Tedaviler

Obezite Cerrahisi

Obezite cerrahisi, aşırı kilo ve yağ birikiminin tedavisi amacıyla yapılan cerrahi müdahalelerdir. Obezite, vücutta sağlığa zarar verecek derecede yağ birikmesi sonucu ortaya çıkan bir hastalıktır. Eğer bir kişinin vücut ağırlığı, normalden %20 daha fazlaysa, o kişi obez kabul edilir. Vücut Kitle İndeksi (VKİ) 25 ile 29,9 arasında olan kişiler fazla kilolu, 30 ve daha yüksek olanlar ise obez olarak değerlendirilir. Obezite cerrahisi, genellikle geleneksel yöntemlerle kilo veremeyen ya da kilo vermek için başka tedavi seçeneklerinin yetersiz kaldığı kişilerde uygulanır. Cerrahi yöntemler, mideyi küçültme ya da sindirim sisteminde değişiklik yaparak kişinin daha az yemek yemesini sağlar.

İnsanlar Neden Obez Olurlar?

Obezite, genellikle birkaç farklı faktörün birleşimiyle ortaya çıkar. İnsanların obez olmasının başlıca nedenleri şunlardır:

  1. Fazla Kalori Alma: Yüksek kalorili yiyeceklerin aşırı tüketilmesi, vücudun yaktığından fazla kalori almasına neden olur. Bu fazla enerji vücutta yağ olarak depolanır.

  2. Hareketsiz Yaşam Tarzı: Fiziksel aktivite eksikliği, vücudun fazla kalorileri yakamamasına ve bu kalorilerin yağ olarak depolanmasına yol açar.

  3. Yetersiz Uyku: Yetersiz uyku, vücudun açlık hormonlarını dengesizleştirerek, kişiyi aşırı yemek yeme eğiliminde yapabilir.

  4. Lipid Metabolizmasını Engelleyen Yiyecekler: Doymuş yağlar ve şeker oranı yüksek besinler, yağ metabolizmasını olumsuz etkileyerek, vücutta yağ birikmesine yol açar.

  5. Endokrin Bozuklukları: Hormonal dengesizlikler, örneğin tiroid problemleri, obeziteye yol açabilen nedenlerden biridir.

Obezite, ayrıca çeşitli hastalıklarla ilişkilidir:

  • Kemik ve Kartilaj Dejenerasyonu (Osteoartrit): Aşırı kilolu olmak, eklemlere ekstra yük bindirerek eklem hastalıklarına yol açabilir.

  • Koroner Kalp Hastalıkları: Obezite, kalp hastalıkları riskini artıran önemli bir faktördür.

  • Safra Kesesi Hastalıkları: Obezite, safra taşı ve safra kesesi hastalıklarının görülme sıklığını artırabilir.

  • Yüksek Kolesterol ve Yüksek Trigliserid Derecesi (Dislipidemi): Aşırı kilo, kolesterol ve trigliserid seviyelerini yükselterek kalp hastalıkları riskini artırır.

  • Solunum Problemleri ve Uyku Apnesi: Obezite, solunum yoluyla ilgili sorunlar ve uyku apnesi gibi sağlık problemlerine yol açabilir.

  • Hipertansiyon: Obezite, yüksek tansiyonun en önemli sebeplerinden biridir.

  • Tip 2 Diyabeti: Obezite, insülin direnci oluşturarak tip 2 diyabet riskini artırır.

  • Çeşitli Kanser Türleri: Obezite, bazı kanser türlerinin riskini artırabilir, özellikle meme, kolon, pankreas gibi kanser türlerinde görülme sıklığı daha fazladır.

Obezite tedavi edilmezse, bu hastalıkların yanı sıra genel yaşam kalitesini de olumsuz etkileyebilir.

Laparoskopik Obezite Cerrahisi minimal invaziv bir cerrahi tekniktir ve hastanın iyileşme sürecini hızlandırmak amacıyla tercih edilir. Bu işlemde cerrahlar, karın boşluğuna küçük kesiler (5 mm – 10 mm) yaparak trokar adı verilen hortum benzeri küçük cerrahi aletlerle içeriye ulaşır. Ameliyat sırasında kullanılan küçük bir video kamera (laparoskop), trokarın içine yerleştirilir. Bu kamera sayesinde cerrah, mide ve diğer iç organların büyütülmüş görüntüsünü bir TV ekranından izler.

Ameliyat sırasında, cerrahın elinde kullanılan özel cerrahi aletlerin etkili olabilmesi için 5 ila 6 küçük kesi yapılır. Tüm bu işlemler, karın içi boşluğun karbondioksit gazıyla şişirilmesiyle yapılır; bu sayede cerrah, organları daha net bir şekilde görebilir ve daha geniş bir alan üzerinde çalışabilir. Ameliyat bitiminde, karın içerisindeki gaz dışarı alınarak işlem tamamlanır.

Laparoskopik cerrahinin avantajları arasında daha küçük kesiler, daha az kanama, daha kısa hastanede kalma süresi ve daha hızlı iyileşme yer alır. Bu yöntem, hastaların daha kısa sürede normal yaşamlarına dönmesini sağlar.

Obezite Tedavisi birkaç aşamadan oluşur ve her hasta için kişiye özel bir plan gerektirir. Temel tedavi yöntemleri şunlardır:

  1. Besinsel Değişiklikler: Obezite tedavisinde ilk adım, beslenme alışkanlıklarını değiştirmektir. Obez hastalara, günlük kalori alımını azaltmaları, daha fazla meyve, sebze ve tam tahıl tüketmeleri önerilir. Beslenmenin dengeli ve çeşitli olması önemlidir; bu sayede farklı tatlar ve yemekler tüketilebilir. Şeker, arıtılmış karbonhidratlar ve yüksek yağ içeriği olan gıdaların miktarı önemli ölçüde azaltılmalıdır.

  2. Fiziksel Aktivite: Düzenli fiziksel aktivite, kilo kaybını hızlandırır. Vücut ne kadar çok hareket ederse, o kadar çok kalori yakar. 1 kg yağı kaybetmek için yaklaşık 8.000 kalori yakılması gerekir. Obez hastalar için hızlı yürüyüş gibi düşük-orta seviyede fiziksel aktiviteler başlangıç için uygundur. Yüksek fiziksel aktivite ve iyi bir diyet kombinasyonu, aşırı ve kontrollü kilo kaybını teşvik eder.

  3. Kilo Vermek İçin İlaç Tedavisi: Diyet ve fiziksel aktivite ile kilo vermekte zorlanan hastalar için ilaç tedavisi bir seçenek olabilir. İlaç tedavisine şu durumlarda başlanabilir:

    • Kilo verme konusunda diğer yöntemler başarısız olursa,
    • Hastanın Vücut Kitle İndeksi (VKİ) 27’nin üzerinde olup, şeker hastalığı, hipertansiyon veya uyku apnesi gibi sağlık sorunları varsa,
    • VKİ 30 ve üzerindeyse.

İlaç tedavisi, hastaların kilo vermesini destekler ancak genellikle diyet ve egzersiz ile birlikte uygulanır ve bu tedavi, sadece doktorun önerisiyle başlanmalıdır.

Sleeve Gastrektomi (Tüp Mide Ameliyatı)

Mide hacminin küçültülmesi (yaklaşık 60-100cc) ve böylece hastanın çok az gıdayla tokluk hissetmesi hedeflenir. Bu amaçla, midenin belli bir bölümü cerrahi işlemle çıkarılır ve geriye tüp şeklinde (yaklaşık bir muz büyüklüğünde) bir mide bırakılır. Ayrıca, iştah kontrol edici ghrelin hormonunu da az üretir ve dolayısıyla hastanın yemeğe olan iştahı azalır. Buna rağmen sleeve gastrektomi cerrahisi, bağırsaklarda kalorinin ve nutrientlerin hazmını etkilemez.

Gastrik Bypass

Evet, Sleeve Gastrektomi (Tüp Mide Ameliyatı) da diğer obezite cerrahileri gibi genellikle laparoskopik yöntemle yapılır. Bu işlemde, karın bölgesine açılan birkaç küçük kesi aracılığıyla cerrah, laparoskopik aletleri kullanarak mideyi küçültür. Küçültülen mide tüp şekline getirilirken, işlem sırasında ince bağırsağa herhangi bir anastomoz (bağlantı) yapılmaz; bu özellik, sleeve gastrektomi’yi farklı kılan bir durumdur.

Ancak bazı diğer obezite cerrahisi yöntemlerinde, mide küçültüldükten sonra, mide ve ince bağırsak arasında bağlantılar kurularak besin emilimi azaltılır. Sleeve gastrektomi ile sadece mide hacmi küçültülür, ancak sindirim kanalında besin emilimini değiştiren bir bağlantı yapılmaz.

Bu sayede, hem daha az yemekle doygunluk hissi sağlanırken, aynı zamanda iştah kontrolü de sağlanır. Mide küçültülmesinin yanında, besin emiliminin kısıtlanması, hastaların daha fazla kilo kaybetmesini destekler.

Biliopankreatik Diversiyon – Duodenal Switch (BPD/DS) Ameliyatı

Biliopankreatik Diversiyon – Duodenal Switch (BPD/DS), obezite cerrahisi için oldukça etkili bir yöntemdir ve genellikle ciddi obezite vakalarında tercih edilir. Bu işlemde, ilk olarak Sleeve Gastrektomi tekniği ile midenin büyük bir kısmı çıkarılır. Ardından, bağırsağın orta kısmı kapatılır ve ince bağırsağın son kısmı, duodenum (on iki parmak bağırsağı) ile birleştirilir, bu aşamaya duodenal switch denir.

Cerrah, bağırsağın bölünen kısmını çıkarmaz, ancak safra ve pankreatik sıvıların bu kesime ulaşmasını sağlamak için bağırsağın son kısmına bağlantı yapılır. Bu işleme biliopancreatic diversion denir. Bu düzenleme, mideyi küçültmenin yanı sıra, ince bağırsaklardaki besin emilimini de etkiler. Bağırsaklardaki besin emiliminin azalması, vücuda daha az kalori ve besin maddesinin geçmesine yol açar. Böylece, hastalar daha az besinle doygunluk hissederken, aynı zamanda kilo kaybı da sağlanır.

BPD/DS ameliyatı, büyük ölçüde mide küçültme ve bağırsak bypassı kombinasyonu sunarak daha büyük ve kalıcı bir kilo kaybı sağlama potansiyeline sahiptir. Ancak bu cerrahi işlem, daha fazla besin emilimini engellediği için hastaların vitamin ve mineral takviyesi alması gerekebilir.

Ameliyat Sonrası Kilo Verme

Ameliyat Sonrası Kilo Verme süreci, obezite cerrahisinin türüne bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Sleeve gastrektomi (tüp mide) ve gastrik bypass gibi yaygın obezite cerrahisi yöntemlerinde başarı oranları farklılık gösterebilir. Gastrik bypass, kilo verme oranı açısından tüp mide işlemine kıyasla genellikle daha yüksek başarı gösterir.

Örneğin, bir yıl sonra:

  • Sleeve gastrektomi (tüp mide) ile kilo kaybı oranı %40-50 civarında olabilir.
  • Gastrik bypass ise bu oranın daha yüksek olduğu, %65-70 civarında kilo kaybı sağlanabilir.

Genel olarak, ameliyat sonrası kilo kaybı süreci 18-24 ay arasında devam eder. Bu süre zarfında hastalar genellikle en fazla kilo kaybını elde ederler. Ancak, 2 ila 5 yıl arasında, bazı hastalar küçük bir kilo artışı yaşayabilir. Bu genellikle vücudun yeni metabolik düzenine uyum sağlamasından kaynaklanır.

Başarılı bir sonuç için, hastaların cerrahi işlem sonrasında önerilen beslenme düzenine ve egzersiz programına sıkı bir şekilde uymaları çok önemlidir.

Obezite Cerrahisi Kimler için Uygundur?

Obezite Cerrahisi genellikle aşağıdaki kriterlere sahip kişiler için önerilmektedir:

  1. Vücut Kitle İndeksi (VKİ) 40 ve üzeri olan kişiler: Bu, aşırı obeziteyi ifade eder ve genellikle cerrahi müdahale gerektirir.
  2. Vücut Kitle İndeksi 35 ve üzeri olup, yüksek tansiyon, diyabet, uyku apnesi gibi ciddi sağlık sorunları yaşayan kişiler: Bu hastalıklar kişinin yaşam kalitesini ve süresini ciddi şekilde etkileyebilir, dolayısıyla cerrahi çözüm gerekli olabilir.

Obezite cerrahisi, kişinin sağlığını iyileştirmek, obezite ile ilgili komplikasyonları azaltmak ve yaşam kalitesini artırmak amacıyla uygulanır. Ancak hangi cerrahi yöntemin uygun olacağı, çeşitli muayene ve tetkikler sonucunda belirlenir ve uzman hekim önerisi ile karar verilir.

Hastaların cerrahiden önce, beslenme düzeni, egzersiz ve medikal tedavi gibi yöntemlerle de kilo vermeye çalışmış olmaları beklenir.

Hangi Komplikasyonlar Meydana Gelebilir?

Laparoskopik obezite cerrahisi, genellikle düşük riskli bir prosedürdür ve ani ölüm oranı %1’in altında olmakla birlikte, bazı komplikasyonlar meydana gelebilir. Bunlar şunlar olabilir:

  1. Yara Enfeksiyonları ve Yara Açılması: Ameliyat sonrası yara bölgesinde enfeksiyon gelişebilir veya yara açılabilir.
  2. Apseler ve Stapler Sızıntıları: Dikiş yerlerinden sızıntı oluşabilir veya apseler gelişebilir.
  3. Bağırsak Sorunları: Bağırsak yırtılması veya tıkanıklığı görülebilir.
  4. Büyük Ülserler: Mide bölgesinde büyük ülserler gelişebilir.
  5. Pulmoner Sorunlar: Akciğerlerle ilgili sorunlar, örneğin zatürre veya solunum zorluğu yaşanabilir.
  6. Bacaklarda Kan Pıhtısı (DVT): Ameliyat sonrası bacaklarda kan pıhtısı gelişebilir.

Ameliyat Sonrası Potansiyel Sorunlar:

  • Kesenin Genişlemesi: Ameliyat sonrası mide hacmi zamanla genişleyebilir.
  • Sürekli Kusma: Hasta, yiyecekleri sindirmekte güçlük çekebilir.
  • Mide Ağrısı veya Kilo Verememe: Zamanla mide ağrıları veya beklenen kilo kaybının olmaması gibi sorunlar görülebilir.

Gastrik Bypass Komplikasyonları:

  1. Besin Maddesi Eksiklikleri: Vitamin B12, folat ve demir gibi besin maddelerinin eksikliği görülebilir, ancak gerekli takviyelerle engellenebilir.
  2. Damping Sendromu: Şeker içeriği yüksek gıdalar tüketildiğinde, karın ağrısı, kramp, terleme ve ishal gibi belirtiler ortaya çıkabilir. Şekerli gıdalardan kaçınmak bu semptomları engeller.
  3. Malabsorpsiyon ve Protein Yetmezliği: Malabsorpsiyon sonrası, besinlerin yeterince emilmemesi nedeniyle protein yetmezliği ve yağ alımına bağlı ishal gibi sorunlar yaşanabilir.

Bu komplikasyonlar, dikkatli izleme, uygun tedavi ve takviyelerle yönetilebilir. Ancak cerrahi süreç sonrası belirli sorunların takip edilmesi ve zamanında müdahale edilmesi büyük önem taşır.

Prof. Dr. Mustafa Ateş

Tıbbi Görüş Alın

    KVKK Aydınlatma Metnini Okudum, Kabul Ediyorum

    captcha